Justice pour Pinar Selek
 Marie-Victoire Louis

Pinar Selek, Türkiye'nin onuru...

date de rédaction : 26/01/2011
mise en ligne : 13/03/2011
Voir et imprimer en PDF via pdf Print FriendlyAugmenter la taille du texteDiminuer la taille du texteRecommander ce texte par mail

9 Şubat'ta Pınar Selek, hiç bir kanıt olmayan ve iki kez beraat ettiği davadan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar yargı ile karşı karşıya gelecek. «Terörist» olarak adlandırılan bir harekete suç ortaklığında bulunduğu iddiası ile müebbet hapis tehditi altındadır. Ancak bu davanın asıl önemi, devlet tarafından 12 yıldan fazladır uğradığı terörün devam etmesi ya da durdurulmasıdır ve de devlet tarafından çiğnenen hakları savunanların susturulmaya çalışılmasıdır.

Pınar Selek bir kadın ve feminist; ister polis devleti olsun, ister demokratik, ister dini, bütün devletlerin üzerine kurulu olduğu, binlerce yıllık tarihi olan patriyarkal baskının gerçekliği hakkında Pınar Selek'e ve daha başka birçoğuna katılıyorum.

Pınar Selek bir sosyolog; kendim de bir araştırmacı olarak, bütün sosyal bilimlerde olduğu gibi sosyolojinin ancak eleştirel bir analiz olabileceğinde ona katılıyorum. Dahası, bütün toplumları yapılandıran tahakküm sistemlerini hesaba katmamak, onları meşru kılmak ve etkin bir şekilde onlara suç ortağı olmaktır.

Pınar Selek faal bir entelektüel; bir entelektüelin teori ve pratiği, düşünce ve hareketi birbirinden ayıramayacağı şeklindeki analizinde ona katılıyorum. Dahası, faal olmamak, bütün adaletsizliklere fiili olarak sebep olmaktır.

Benim kişisel ve siyasal izleğim [fikirler arasında bir karşılaştırmayı ima etmeyerek] onunkine çok yakın olsa da, aramızdaki fark; o bir Türkiyeli ve ben bir Fransızım ve sırf bu farktan ötürü o hapsedilme riski altında ve ben özgürüm.

Onun mücadeleleri ile dayanışma içindeyim.

Ve eğer ben özgürsem, o da özgür olmalıdır.

Çok uzun, çok dayanıklı ve çok cesur olan mücadelesindeona destek olanlar tarafından daha önce açıkça belirtilen görüşleri tekrarlamayacağım.

Burada benim için esas olan ise;

*Ona bakınca, onu beş dakika dinleyince, onu okuyunca ki kendisi oldukça şeffaf, apaçık ortada ki Pınar Selek bir bomba koymuş olamaz.

Analizinin duyarlılığı, zenginliği, derinliği ve ondaki cesaret ile; gerçeğe dair tek bir söz bunların ortaya çıkmasına izin verir.

*Adaletin onu 12 yıldan beri suçlaması, öte yandan zekaya hakarete kadar varan daha büyük hileleri çoğaltmıştır.

*Ve sonuçta, nasıl olur da bir devletin adaleti, utanması olmadan, aynı devletin polisi tarafından işkence görmüş olan bir kadın için hukuk iddiasında bulunmaya cüret edebilir ve kovuşturmayı devam ettirir?

Pınar Selek kendisine sürekli sorulan soruyu yanıtlamayı reddetmekte haklı : «Ama niçin siz?» , aynı şekilde kendini haklı çıkarmayı reddetmekte de haklı.

Bu görev onun değil.

Esasında, diğerleriyle de birlikte ve onlardan sonra, ifade özgürlüğünün, devlet tarafından dayatılan normların dışında, araştırmanın, feminist mücadelelerin, bütün erklere karşı kurtuluş mücadelelerinin sembolü olduğu halde, niçin onun seçildiğini ve açıklamak ve bunların sonuçlarına katlanmak devlete düşüyor.

Pınar Selek kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan kesinlikle aklanmalıdır. Ancak bu yeterli olmayacaktır.

Benim açımdan;

* Adalet bu yalanları, işkenceleri, hayatının bir parçasının çalınışını, devletin, tıpkı diğerleri gibi, onu cezalandırdığı süreçleri itiraf etmelidir: yazılarının çalınması, yalanlar, bilgilerin tahrifi, yanlış kanıtların yaratılması, hileler, tehditler, iftiralar, hapis, işkenceler...

İnsan değerini bilmek için çok iyi analiz ettiği şeyi anımsamaksızın, «bütün hayatını ona karşısında mücadele ettiği şey ile suçlanmak» gibi korkunç bir entelektüel bedel ödetmek.

*Adalet, devlet, her birinin sorumlularını belirledikten, ondan özür dilemeli ve daha başka pek çoğu gibi haklarını ona sunmalıdır. Bu zorunluluklar, dünyadaki, Fransa'daki, Türkiye'deki, Tunus'taki, Mısır'daki güncel mücadelelerin, bütün dünyada çok ihtiyacını duyduğumuz alternatif etkili politikaların ilgi çekici parçaları olacaklardır.

Bütün işkence biçimlerini, bütün «terörizm», «terör» ithamlarını kesin şekilde bitirmek ki bu terimler devletlerin çıkarlarına göre yorumlanabilinmektedir, siyasi hükümlülerin varlığı bunun önceliğidir. Yeni Tunus hükümetinde, hepsinin salıverilmiş olduğunu hatırlatmaya gerek var mı?

Pınar Selek, Türkiye'nin onuru.

Böylece yeniden ona karşı "[onun] insanlığ[ın]a karşı bir suçu." taahhüt etmemek için, pek çok kişi ile birlikte ben de 9 Şubat'ta İstanbul'da olacağım.


Retour en haut de page